08/07/2015

ABOUT TO START!


Merhaba dünya. Ben bugün çok Leyla'yım. Ama sana değil, kendime Leyla'yım ben. Dışarı değil, içeri doğru Leyla'yım. Seninle değil, kendimle konuşuyorum. Sessizliğim sana. Sonsuzluğa ve boşluğa. Merhaba Leyla! Yürüyecek yollar, alacak nefesler, öğrenilecek dersler, tanışacak kalpler ve sevilecek hayatlar var. Durdum mu duracağım, gittikçe daha da gideceğim, sevdikçe seveceğim, güldükçe güleceğim, gördükçe daha da özlediğim kalpler var benim. Hiçbir ülkeye, hiçbir ilkeye, hiçbir şehre, hiçbir mahalleye ve fikre ait olmadan yazıyorum bugün. Pardon önce yaşıyor, sonra yazıyorum. Güzellik ve çirkinlik birbirinden hiç farklı değil biliyor musun? Çok mesafesiz ikisi de. Kısa mesafedeler birbirlerine sadece. Kötülük ve iyilik de öyle. Nereden baktığına ve nerede durduğuna isim vermişler işte. Kul konuşmaya başlar sonra... Kıssalar duyduklarındır. Bir gün harikalar diyarımı anlatıyorum, bir gün sadece susuyorum. Her gün mesafesizce ve sayfalarca yazı yazıyorum. Anladım ki, gerçek cennet kendi kendini terbiye etmesidir insanın. Sonra gördüklerim daha anlamlı, duyduklarım daha güzel. Yürüdüğüm yollardan bahsedeceğim... Çok yakında her bir zerresini okuyor olacaksınız. Sizi seviyorum!

Sevgiler.

Sahil. xx





Bag: YSL
Shoes: ADİDAS
Pants: ZARA

26/06/2015

THE ONE

 
 
 
Sen kalpçe büyüksün benden. Dedi. Sakince büyüyen bedeni, yaşlanan elleri ve her gün bir şeyler öğrenen yüreği. Önce sorunlar yaratıyordu küçücük dünyasında, sonra kendi yarattığı sorunlara kocaman çözümler arıyordu insanoğlu. Giderek küçülüyor, aman tanrım ne kadar (büyüyordu)? Sadelik, sahip olması en zor olandı. En küçük olan, aslında en büyüktü. Az, çoktu. Ama göremedi(k). Sevgi sadece dilde, nefret kalplerde, gurur sokaklarda, para her yerdeydi. Yok yok, para sadece yerdeydi. İnsanoğlu önce eğilip almaya tenezzül etmedi. Her gün biraz daha kör olan gözleri önce yakını göremedi, sonra uzakları daha da uzak yaptı. Hayal kurmamaya başladı, kalbi nasır bağladı. Duyduklarını önemsemez, gördüklerini istemez oldu. Hep daha iyisini arayarak yaş aldı. Yaşlandı. Bedeni hala harikaydı. Çünkü bunun adı çoğu zaman paraydı(!) Şatafattan uzaklaştıkça sadeleşti. Sürdüğü rimeli artık sürmemeye başladığında kendini keşfetti. Herkesi sevmedi. Herkese gülmedi. İçinden geldiği gibiydi. Keyif denilen şey, sadece bir bireydi. O da gelip geçti.. Dünde kalanlara, yarına bakamayanlara ibretlik bir hikayeydi. İnsanoğlu her şeyin en iyisini bilirdi. Önce gözlerini kör eder, sonra yeniden görmeyi öğrenirdi. Biri iki yapmayı beceremedi. Kazandıkça kaybetti. Bir yerden geldi, diğerinden gitti. İki oldukları gün onu kalmaya ikna edemedi. Sevgisizdi. Çekemezdi. Hep fazlasını ister, o kıyafetin sadece kendinde olmasını dilerdi. İnsanoğlu bu yüzden hep tekti. Gözlerini kapatıp kalbini açtığı vakit devleşti. Kendi yürürken, yanındakileri büyütmeyi de öğrendi. Önce kıyafetlerinden arındı, sonra rimelinden. Kendi gibi olmayı öğrendikçe sadeleşti, önce 'az' oldu, sonra çoğaldı. Çok oldukça keyif alıyordu. Aslında keyif denilen şey  sadece bir bireydi. O da gelip geçti.. Bir zamanlar yerden almak istediği şey parayken, şimdi eğilip kucağına aldığı 2'ydi. Çünkü 2 güzeldi. O günden sonra hep çok sevdi. Sen kalpçe büyüksün benden. Bir olanı sev, ama sen hep iki ol. Dedi.
 
Sevgiler,
 
Sahil. xx 
 
 


 

 

                                                      Photos: Mustafa Kayhan Ergün


Jumpsuit: ZARA
Bag: RARA ATELIER
Shoes: NIKE AIRFORCE
 


23/06/2015

WHAT'S IN MY HEAD?


Merhaba doymayan insan! Bugün senin için yazıyorum. Sahil kafası diye bir şey var. Evet evet gerçekten var! Bugün seni dinlemiyorum. Hiçbir zaman dinlemedim.Çünkü dinlemem ben iç'imden başkasını. Her şeyi ben bildiğimden değil de, doğrunun olmadığını bildiğimden, bir de gittiğimden. Bazen de hiç gidemediklerimden.. İçimi içime döker, içime yazar, içimi içimden okuyanı severim. Dışarıdakileri dış'arıdakilere bırakırım. Sana bırakabilirim mesela. Güzel görünmeye çalıştıkların, göğsündeki silikonların, gittiğin yerleri göze sokma çabaların, giydiğinde havalı olduğunu sandıkların, bir de kalbindeki karanlıkların; kimsin sen? Sen; konuşan ve düşünemeyen, seven ama söyleyemeyen, üretmeyen. Ne yer, ne içersin sen? Ne ile beslenir, nelere gülersin? Yok yok soru şu; sen hiç güler misin? Daha doğrusu sorun şu; Sen dünyaları yedin ve doymadın. Aldıkça vermediklerine,  sen gittikçe gelmeyenlerine ve bir de yalandan yüzüne güldüklerine zerre tahammülüm yok biliyor musun? Aklın aklıma, yolun yoluma, vazifelerin vazifelerime zaten çok ters ama sen kendine bunu yapma. Çünkü hani sen hiç doymadın ya; kenini tok tuttukça zayıf kalışlarına, bir de kalbindeki karanlıklarına hiç alışamadım. Kararsız kaldıkların, pişman oldukların, seçmeye çalıştıkların, yanlışların, iyi ki'lerin ve yapamadıkların; tüm hiç varolmadı. Defalarca varoluş çabaların, açlıkların, hele bir de perdeyi aralayamayışların var ya, bugün senin için yazıyorum. Işığı göremediğin için, sevdiğini söyleyemediğin için, çıkarın var diye güldüklerin, mecburiyetten yanında oldukların ve koca bir ömrü kaçırdıkların, cesaret edemediklerin için.. Senin yerine aralıyorum perdeyi bugün. Aşık olduklarıma, peşinden gittiğim arzularıma, hiç olduğumu kabul edişlerime, yokluklarıma, kocaman boşluklarıma, sevgi ve ışık yolu olan dünyamda benimle kalanlara, yalandan gülmsemediğim için başımı yastığa huzurluğa koyduklarıma.. Vazgeçmek huzurdur. Bırakmak mutluluk. Çıplak ve şeffaf olmak bir tercih. Alkol kullanmıyor ve kadeh kaldırmıyorum. Onun yerine yazarken -Şerefe diyorum sana. Üzerinde hiçbir kıyafetn olmadığı bir gün yemeden doymanı diliyorum. Ben hergün bunu yapıyorum. Bugün senin için yzıyorum. Ahh, çünkü ben sadece gerçek olan şeyleri çok ama çok seviyorum! Sevgiler, sahil kafası. Evet evet gerçekten var..

sahil. xx



Fotoğraflar: Sarper Kesim


Trousers, Top and Shoes: Zara
Bag: Alexander Wang

09/03/2015

GLIMPSE OF BREATH


Sana aydınlık bir hikaye anlatacağım bugün. Karanlık yok biliyor musun? Gördüğün hiçbir şeyin var olmadığını biliyor musun? Tek varlık ışık. Ve tek karanlık senin kalbinde var olan, hiç göremediğin. Bu; senin cezalandırılma biçimin. Karanlık kalp kötülerin cezasıdır. Bu cezayla yaşar, aydınlatamaz ve aydınlanamazlar. Kalbin karanlıksa gelme benimle. Dur yolda bekle. Gelme bazen. Kal orada ve bekle. Kötülüklerinle gelme. Sen sadece çık kendi  yoluna ve bekle. Yazdıklarım kadar büyük, içimdekiler kadar çocuğum ben. Her gece başımı koyduğum yastık kadar huzurlu, aldığım her nefes kadar vicdanlıyım ben. Sen kalbindeki ışık kadar aydınlıksın, benim görebildiğim. İçimdesin, çünkü bu senin ödülün. Kötüleri almam ki ben çemberime. Sen gelme. Dur kendi yolunda ve bekle. Gittiğim yer başka, yolum başka, ışıklarım çok başka benim. Çabasız yaşar ve çabasız yazarım ben. Kalbi ışıksız kim varsa, gelmeyin benimle. Bırakırım kendi yolunda seni. Sakın gelme, almam çemberime! İçindeki karanlık senin en büyük cezan. Aydınlanamadığın her nefes kadar aydınlatamazsın dünyanı. Aydınlatamadın zaten..Bu yüzden gelme! Işıklı yolu göremediğin için gelme. Sevmeyi bilmediğin için benimle sakın yürüme. Ben perdeyi aralayabiliyorum. Ve söylüyorum. Karanlık yok biliyor musun? Hayat denilen şey, anlık ve aydınlık bir buluşma. Bu buluşmayı da yazacağım.. Sadece bekle. Seni seviyorum yolu ışıklı ve güzel olan. 

sahil. xx








Pants and Top: Zara
Coat: Stefanel
Shoes: Adidas
Bag: Manu Atelier

02/03/2015

IN LOVE 'VİLLAKOLİK'


Öyle huzurlu, öyle mutlu bir yerde uyandım ki bu sabah. Tarifsiz bir sabah, tarifsiz bir güzellik.. Bir yanım dağ bir yanım denizken ben de sahilken nefes almaya başladım tabii ki...Sizlere mutlu bir haber vereyim mi? Artık Kıbrıs'ta Villakolik sayesinde, dilediğiniz villayı ve dilediğiniz manzarayı seçerek ev kiralayabileceksiniz. Bunun adına ev kiralama demek bile istemiyorum. Size temin ediyorum daha önce ne kendinizi bu kadar evinizde hissettiniz ne de böyle bir manzara ile uyandınız! Ben de bu evleri bulmuşken geçtim kameranın karşısına tabii ki :) Artık beni sıklıkla buralarda göreceksiniz. Belki tatil için 2 gün kaçmak istersiniz.... Sonra da bana teşekkür edersiniz. 
Detaylı bilgi için bağlantıya tıklayın - http://www.villakolik.com/villa/sun-kiss.asp
www.villakolik.com 

Sizi Seviyorum.... Yayınlarım yolda!

Sahil. xx





Ufuk çizgisine kadar uzanan büyüleyici manzarasıyla, görkemli dağların arka kısmının karşısında yer alan, şık ve bakımlı modern villalarda günlük hayatın sıkıntılarından kaçıp kurtulmak için en ideal yerde olduğunuzu hissedeceksiniz.









15/02/2015

WAKE UP!


UYAN! Oyun akıp gitmiyor. İçimdesin. Ve çokça da dışımdasın. Ne taşıyorsa iç'ten, dış'ta onu bulursun. Bu sana yazdığım son güzel yazım değil. Bu hiç çıkamadığımız son yaz tatilimiz değil. Bu hiçbir şey değil. Hiç başaramadığın sınavın var ya, o aslında sınav bile değil. Birlikte olmak isteyip de hiç kavuşamadığın kişi var ya, o sana ait değil. Savaşını verdiğin şey, sandığın kadar büyük değil. Ve sen mutluluğu aradığın yerde değilsin. Çünkü sen mutluluğun aranıp bulunabilen birşey olduğunu sandığın sürece sana mutlu rüyalar dilerim... UYAN! Oyun akıp gitmiyor. Eski sevgiline mesajlar vermeyi bırak. Sen ne eskisin, ne de sevgili. Arkanda bıraktıkça çoğalmayı, üzerine koydukça küçülmeyi, çok öğrendikçe alçakgönüllü olmayı, sevmediklerinden gitmeyi, gittiklerin kadar huzurlu olmayı, keyif almadığın sohbetlerde kalmamayı, her sahilin sadece sonsuz bir tane denizi olduğunu, sen oyun oynadıkça aslında maskenin düştüğünü, düşmenin kötü birşey olamadığını, kalkarken yardım almamayı, üzerine ağırlık yapanlardan kurtuldukça hafiflemeyi, hafiflediğin zaman mutlu hissetmeyi, aldatıldıkça ne kadar değerli olduğunu anlamayı, sonsuzlukta yürümeyi ve kusursuz olan tek şeyin sonsuzluk olduğunu öğrendiğin saniye UYAN. Oyun akıp gitmiyor. Bu sana yazdığım son güzel yazım değil. Bu hiç çıkamadığımız son yaz tatilimiz değil. Sen sev!

Soranlara not:
Hep yazacağım...Ben de sizi seviyorum. Çok.

Sahil. xx





Complete outfit : ZARA
Sneakers : ADIDAS
Bag: ALEXANDER WANG



31/01/2015

NO-THING


Sana bir sır vereyim mi? (Çok büyük bir ihtimalle hiçbir sır vermeden bu yazıyı bitireceğim) İyi miyim? Evet. Hem de çok! Yine kalbim açık, gözlerim kapalı yazdığım günlerden biri bugün. Gerçek olalım mı? Bazen Alice'im ben,bazen deniz kazağı, bazen kendi kendine mektuplar yazan bir deli, bazen kartopuyum, bazen Sevgili Sahil'im ben, Merhaba Dünya'yım bazen.. Beni tanımayanlar bile beni tanıyor artık.Sevenler sevmiyor, sevmeyenler çok seviyor. Bazen herşey tersine dönüyor, sonra Sahil 'ters' diye birşeyin olmadığını hatırlıyor. Kendi kendine konuşan bir deli bir şeyler yazıyorum sürekli değil mi? Aslında yaz-mıyorum, yaşı-yorum biliyor musun? Ben mükemmel olmak için değil, gerçek olmak için doğdum. Ve o kadar gerçek şeyler yaşıyorum ki, sen bana bazen çok 'sen değilsin' gibi geliyorsun. Ama inan bununla bile ilgilenmiyorum. İyi miyim? Evet. Hem de çok! Gerçek olalım mı? Bu sessizliği o kadar çok seviyorum ki. Sana yer yüzündeki her insanın bir meleği olduğunu söylesem belki de bana inanmazsın değil mi? Aslında biliyor musun? İnanıp inanmamanla hiç ilgilenmiyorum. Ben ilgilenmem ki! Ben gözlerim kapalı, kalbim açık yaşarım. Sonra da yazarım. Karanlık ve sessiz olsun her yer. Yazarken de yaşarken de böyle olsun. Sen de her yer karanlık ve sessizken oku. Dünyanın en kocaman kalbi hep böyle çok sessiz olsun. Aniden bir şarkı duydum ve çok etkilendim. Eminim tesadüf değildi (tesadüflere değil, sebeplere inanırım biliyorsun). Yazmak istedim sadece. İstanbul'a ne için geldiğimi biliyorum. Büyülü bir hikaye var. İyi miyim? Evet. Hem de çok! Hiç düşünmeden yazdığımı biliyorsun değil mi? Bir şarkı duydum önce. Sana yer yüzündeki her inanın bir meleği olduğunu söylesem bana inanmazsın değil mi? Tamam. Tekrar söylüyorum. İnanıp inanmamanla hiç ilgilenmiyorum. Ben ilgilenmem ki!  Gerçek olalım mı? İyi miyim? Evet. Hem de çok! Peki ne oldu? Kalbim durdu. Zaman durdu. Parçalar birleşti. Yarın olsun hiç istemedik. Yarın oldu. Yüzler değişti. Dostlar değişti. Adresler değişti. Evler değişti. Yürüyşlerim değişti. Gülüşüm değişti. Bakışlarım değişti. Uykusuzluk değişti. Yorgunluk değişti. Tebessümlerim değişti. Gökyüzü değişti. Geceler değişti. Sesler değişti. Renkler değişti. Sırlar değişti. Mucizeler değişti. Gerçek değişti. Aynı olmak değişti. Fark değişti. Sen değiştin. Ben değiştim. Hayaller değişti. Yalnızlık değişti. Birlikte olmak değişti. İlkler değişti. Sonlar değişti. Zaman durdu. Parçalar birleşti.

Seni sevdiğimi anladığım günden beri,
Hiçlik değişti, yokluk değişti.
Karşılıksızlığım dengeleşti,
Günler değişti, sana dönüştü.

(Çok büyük bir ihtimalle hiçbir sır vermeden bu yazıyı bitireceğim) Mutlu günler!

Sahil. xx






27/01/2015

25/01/2015

LET ME BE YOUR HAPPY SUNDAY!


Merhaba dünya! Bugün bildiğin tüm fizik kurallarını yıkıyorum (biliyorsan). İçine, sığabileceğinden daha büyük şeyler yerleştireceğim ve sen de sığdığını göreceksin (görebiliyorsan). Nefes alırken içine çektiğin şey oksijen değil, dışarı verdiğin şey karbondioksit değil. Gördüklerin çirkin değil, beğendiklerin hiç güzel değil. Konuştukların insan değil, sustukların haksızlık değil. Gözünde büyüttüklerin yeterince büyük değil, küçük gördüklerin aslında hiç küçük değil. İstediklerin hayal değil, asla istemediklerin uzak değil. Dostların iyi değil, düşmanların kötü değil. Gittiklerin uzak değil, kaldıkların senin değil. Bildiklerin kesin değil, yazdıklarım doğru değil. Ama zaten senin doğruların doğru bile değil. Yanlışların hata değil, kusursuz olmaya çalışman hiç doğal değil. Bir şeyleri satın almak için kullandığın o şey para değil. İçinden saymaya başla, geçen şey zaman değil. Bir gün 24 saat değil. Yaşın, doğum tarihin değil. Kim olduğun, ismin değil. Kartvizitin, yaptığın iş değil. Kariyerin, çalıştığın iş yerin değil. Dünyanın dönüş hızı kilometreler değil. Işık dediğin şey, aydınlık oranı değil. Giydiklerin kıyafet değil. Bir yerden bir yere gitmek için kullandığın o araç, araba değil. Bardağın taşma sebebi, içerisine sığabileceğinden daha fazla su koyman değil. Denizin bana vurma sebebi, sahil olmam değil. Başlıyorum. Merhaba dünya! Bugün bildiğin tüm fizik kurallarını yıkıyorum. İçine sığabileceğinden daha büyük şeyler yerlestireceğim ve sen de sığdığını göreceksin. Denizin bana vurma sebebi, beni çok sevmesi. Bardağın taşma sebebi, tamamen senin dikkatsizliğin. Ki bu hiç önemli değil. Bir yerden bir yere gitmek için kullandığın o araç, milyonları peşinden sürükleyebilir ama beni değil. Giydiklerin, başkaları seni beğensin diye seçtiklerin. Bu yüzden sen hiçbir zaman kendini beğenmedin. Işık dediğin şey, gözlerinden çıkan iyilik oranı. Ölçülebilir değil. Sevilesi bir şey. Konuşmana gerek yok, gözlerim kapalıyken bile ışığını görebilirim. Dünyanın dönüş hızı, yaş alma korkun kadar süratli. Kariyerin mi? İstemeden çalıştığın o şirketten neden istifa etmediğini hala anlamış değilim. Ben anlamadığım sürece de o yaptığın şey kariyer değil. Kartvizitin, sadece bana karşı güzel düşüncelerin olabilir. O yüzden iyi bir insan olduğun sürece seni yanımda taşırım. Şu an konuşmuyorsak bil ki sebebi, senin kartvizitsizliğin (yoksa bilirim çok iyi senin işlerin). Herkese bol şans. Kim olduğun, ismin değil, bu tamamen senin seçimin. Olmayı seçtiğin insansın, aksine beni inandıramazsın. İsmim sahilse, seçtiğimden değil, şanslı olduğumdan. Doğum tarihinle beni kandıramazsın, ruhun güzelse yaşın çok büyük ve çok güzelsin (benimlesin). İçinden saymaya başla, geçen şey zaman değil. Hop, sakın sayma! Sığdı mı? Nefes alırken içime çektiğim şey hiçlik, verdiğim şey sadece kocaman bir sevgi. Merhaba dünya! İsmim sahil, sana sığamıyorum.


Mutlu pazarlar!
sahil. xx 













Dress: ZARA
Shoes: MISSONI CONVERSE
Bag: YSL