27/12/2014

HI, I'M ALICE!


Burası harikalar diyarı değil. Ve sen de Alice değilsin. Herkesi aynı anda memnun edemezsin. Etmemelisin. Herkesin seninle aynı fikirde olmasını bekleyemezsin. Beklememelisin. Kimseyi ikna etmeye çalışma. Değiştiremezsin. İnsanlar değişmez. Fikirler gelişir. Duygular değişir. Ama insan dediğin değişmez. Olanı olduğu gibi kabul ediyorsan edersin. Etmiyorsan gidersin. Sevmediğin yemeği yemez, istemediğin suyu içmezsin. Herkesin seninle aynı düşüncede olmasını isteyemezsin. Bırak. Bırakmak huzurdur. Bir fikri özgür bırakmak. Bir düşünceyi bırakmak. Bir kuşu kafesinden bırakmak.  Kendini ana bırakmak. İşi oluruna bırakmak. Bir insanı yalnızlığına bırakmak. Bunların hepsi bırakmak. Sen de bırak! Sen, seni içen suyu içersin ve içtiğin su tarafından içilirsin. Kimseden farkın yok. Ne eksiksin, ne fazla. Lütfen önce 'ben' de. Önce o 'ben'i sev. Seni ben, beni sen olarak gör. Formül yok. Hiç olmadı! Sen Alice değilsin. Ve burası harikalar diyarı değil. Gelmek istiyorsan gelirsin. Gitmek istiyorsan gidersin. Sevdiğini sever, istemediğinden gidersin. Para istiyorsan çalışır, yemek istiyorsan yersin. Bulutlara çıkmak istiyorsan çıkabilirsin. Sana Alice değilsin dedim diye buna inanmak zorunda değilsin. Mesela ben Alice'im. Değişik rüyalar görürüm. Ama onlar rüya değil, bilirim. Yaşım 27 değil. Ve bu ilk seferim olmayabilir. Yaşadığım yeri bilemezsin. Şu an kimi seviyorum, tahmin bile edemezsin. İçimde martılar var, göremezsin. Mektuplarımı kime yazıyorum, sen değilsen bilemezsin. En son ne için ağladığımı bilemezsin. Kime en çok gülüyorum, ben gülerken yanımda değilsen bilemezsin. Ve ben gülerken yanımda olmadığın her saniye kadar istemiyorum seni. Ben, beni içen suyu içiyorum. Ve içtiğim su tarafından içiliyorum. Ben diğer bir senim. Ve sen diğer bir bensin. Ben Alice'im. Ve bu da benim harikalar diyarım. Herkesi aynı anda memnun edemem. Benimle aynı fikirde olmalarını bekleyemem. Kimseyi ikna etmek için kılımı bile kıpırdatmam. Yalandan gülümseyemem. İnsanları kıskanmam. Ne giydiğin, nereye gittiğin, ne yediğin umurumda bile değil. Doğum günlerini yalandan kutlamam. Kutlayamam, aklımda kalmıyor çoğu zaman. Kötü niyet arama. Hatırlamazsan sen de benimkini kutlama! Hiç sitem etmem. Yalan olan hiç bir şey yapma. Sende olanı göstermeye çalışma. Gösterdiklerin, sende olmayandır. Göstermediklerin çok özeldir. Ve senin en içindedir. Bırak o da sende kalsın, gösterme. Tutucu ol bazen. Bazen önemseme. Bazen umursama! İçinden ne geliyorsa dışında o olsun. Bırak kalpten sevdiğin insan elini tutsun. İnsanlar ne yapmış diye konuşmayı bırak. Milyarlar harcadığın kremlerinle daha güzel olmuyorsun. Birkaç sergiye gitmeyi dene. Biraz kitap oku. Olgun tavsiyeler vermekle olgun olunmuyor. Güzel yazılar yazmakla temiz kalpli olunmuyor. Bırak. Kıskanma. Sitem etme. Kalp kırma. Arkamdan konuşma. Formalite yapma. Unutuyorsan doğum günümü kutlama. Kutlama, ben seni doğal olduğun için seviyorum. Çekip gitmeyi bil. Beni sevmiyorsan git hayatımdan. Beni üzmekten korkma. Her zaman mutlu olamam. Rahatla. Sadece bırak. Bırakmak huzurdur. Zamansız olmayı öğren artık. Her şey 1 saniyede olabilir. Bazen bazı şeyler zaman alabilir. Anlam arama. Anlam bulma. Sen değerlisin. Ama ben senin fikrini değiştiremem. Hislerini paylaşamazsam, çabalamam, Beni sevdiğine inanıyorsam, seni asla bırakmam. Ama sen beni sevmiyorsan, ben de çabalamam haberin olsun. Sadece seni çok sevmeye devam ederim, ruhun bile duymaz. Sen de çabasız olmayı öğren artık. İçinden geldiği gibi giyin. Bırak, insanlar ne kadar uyumsuz göründüğünü söylesin. İnsanlar diye bir şey yoktur. Sen varsın. Hisset ve giyin. Hisset ve söyle. Hisset ve sonra tut sevdiğinin elini. Hissetmediğin hiç bir şeyi yapma. Ben izin vermem. Sen de verme. İnsanlar ne der deme. İnsanlar yoktur. Sen sadece onları üzme. Bir de zarar verme. Yolun farklıysa, onları yoluna çekme. Seni seven yanında. Yanında olmayanı sorgulama! 3 milyarlık ayakkabı giymek zorunda değilsin. Alabilirsin, belki alamayabilirsin. Alana gıpta etme. Ne saçma! İyi kalpleri gör önce, güzel ayakkabıları sonra. İstiyorsan çalış. Çalışmadan kazanılmıyor. Başkasından gelen ise mutlu etmiyor. Ben çalışıyorum. Çok çalışıyorum. Para kazandığm 2 tane işim ve genç yaşımda çabalamaktan, yorulmaktan gurur duyuyorum. Sağlıklıysam eğer, çocuklarım olduğu gün de çalışıyor olacağım. Lütfen sen de çalış. Sen de üret. Ama lütfen kıskanma! İnsanların boyu kısaymış, uzunmuş bunları konuşma artık. Çok moda sanıp giydiğin şeyler hiç moda değil artık biliyor musun? O gittiğin yerler hiç moda değil. O sahip olduklarını insanların gözüne sokmaya çalışman hiç moda değil. O pırıltılarla daha havalı olmuyorsun, gençleşmiyorsun. Git birkaç dil öğren. Üniversite oku. Kitap oku. Sonra tekrar oku. Sonra tekrar. Sonra tekrar. Biliyorum çok okumakla olmuyor. Sana formül yok demiştim! Ama en azından çabala. Bırak çocuğun çorapsız gezsin. Çıplak ayaklarıyla yere bassın, giydirme o pahalı markaların logolu kıyafetlerini çocuğuna lütfen. Mutluluk bu değil. Hiç olmadı! Genç yaşta okuyup anne olduysan ne kadar şanslısın. Çok paran varsa birden fazla pırlanta yüzük alma. Yapma. Çok saçma. Al küçücük çocuklarını kucağına, sırtına, git Afrika'ya. Onlarla dünyayı gezmeyi dene mesela! O yabancı dadıların var ya, hiç moda değiller artık. Çalışan anneysen eğer, hayat kurtarıyorlar evet (bir gün yapma ihtimalim var) ama bunu bir lütuf olarak anlatma. Havalı değilsin. Sadece çocuğun olduğu için şanslısın o kadar, bunu anlat. Parayla satın aldığın dadılarını değil. Benim stil ikonum, aynı anda tez yazarken bir yandan çocuğunu büyüten arkadaşlarım! Benim için Eylül hepinizden daha güçlü, Elif hepinizden daha güzel ve Miray hepinizden daha şık. Ama sen sadece bir ayakkabının 3 rengini aldın diye daha imaj sahibi olmuyorsun gözümde, haberin olsun. Lütfen şikayet etme. Şişman değilsin. Zayıf değilsin. Benim de sivilcelerim çıkıyor bazen, kendime dalga geçiyorum sonra. Lütfen kendi diyarında yaşa. Doğal insanları seviyorum ben. Onlar artık çok az'lar. Sen benim kime benzediğimi bırak. Sen kendine bak, kime benziyorsun acaba diye. Yıllardır yazı yazıyorum, yıllardır fotoğraf çekiyorum ve yıllardır blogum var. Bir instagram fenomeni olmaya çalışmıyorum ben. Ne de ünlü olmak için çabalıyorum. Benim çabalarım çok başka. Benim yolum çok başka. Sizler yeni keşfediyorsunuz beni, hepsi bu. Ben kendimi keşfedeli çok oldu. Belki bilmek istersin, 20 yaşımdan  beri çizgili elbisemi leopar desenli gömleğimle birlikte giyerim ben. İstersen blogum gir ve 3 yıl önce yaptığım ingilizce yayınlarımı bir oku. Ben moda olanı giymem ki! Hem ne var biliyor musun? Moda olanı yapmaya çalışman hiç moda değil artık. Kendini zorlaman hiç trend değil. Hiç doğal değilsin, kendini göstermeye çalışırken. Bir kere de saçını fönsüz, yüzünü makyajsız görmek istiyorum ben. Sadece 1 kere! Yük mü taşıyorsun sırtında? Gülümse biraz! Bugün oje sürme ama gülümse. Bugün makyaj yapma ama iyi bir insan ol. Bugün saçların dağınık olsun ama gözlerinin içi parlasın insanlarla konuşurken. Bırak! Kimsenin selamını çevirme. Ben beni üzen insanlara bile gülümseyerek selam veriyorum. Sen benim selamımı geri çevirince daha büyük bir insan olmuyorsun. Ama annemi, babamı yada kardeşimi üzersen, değil selam vermek, kim olursan ol yüzüne bakmam haberin olsun. Sen de hoşlanmadığın sohbetlere katılma. Büyük hatalar yapmaktan korkma. Ben de yaptım biliyor musun? Hala daha yapıyorum. Hatalarımdan her gün yeni şeyler öğreniyorum. Ve bunu çok seviyorum! Hata yoktur ki. Seni küçük sebepler yüzünden hayatından çıkaran insanlara takılma. Hayatına küçük sebeplerle giren insanları herkesten çok önemse. Bu yazıyı hem sana hem kendime yazıyorum. Ben yalandan gülemem. Büyük bir şirkette yöneticiyim, kim olduğum önemli değil, aslında çok küçük biriyim, söylemezsem zaten anlamazsın, nerede olursam olayım içimden ağlamak geliyorsa ağlarım. Ve bu huyumu hiç sevmiyorum, itiraf edeyim. Maskem de yok egom da. Kimsenin benimle aynı fikirde olmasını bekleyemem. Kimseyi değiştiremem. Oyun oynamam. Çok komik biri olduğumu söyler etrafımdakiler. Bence yaşlı bir ruhum var sıkıcıyım çoğu zaman, alkol ve sigara kullanmıyorum, gece hayatını sevmiyorum, yazı yazdığım kadar çok konuşmuyorum, hep sessizim falan :) Ben sadece çok severim. Üzmekten korkarım. Üzersem kalpten özür dilerim. Bir de sadece içimden geldiği için gülümserim. Ben çok severim. Ben Alice'im. Ve bu da benim harikalar diyarım. Ben giderim. Ben orada sevdiklerimleyim. Sen de sevdiklerinle kal. Hoşçakal diyerek bitirecek değilim ya. Bazen biterken başlarsın. Merhaba, Alice ben. Seni çok seviyorum!

Sahil. xx 




06/12/2014

05/12/2014

LOVE YOU


Bundan tam 47 yıl önce Londra'daki bir tasarım evinden alınan, anneanneme ait bir elbise giyiyorum bugün. Giydiğim şey bir elbiseden ziyade, 47 senelik bir hissiyat gibi. Uyumakla uyanmak arasında bir şey gibi sanki. Muhafaza edilebilir bir şeyler hala var gibi. Yani yıllar önce ve yıllar sonra... Beni anneannemin gençliğine çok benzetirler. Anneannemi tanımayanlarsa Charlotte Gainsbourg'a benzetir beni. Bana sorarsanız anneannem daha çok Sofia Loren gibi sanki. Tam bir İngiliz leydisidir kendisi. Şu an, şu yaşında bile benden çok daha güzel. Güzellik değil ama onun kadar asil olabilmek benim için yeterli (mümkünse). Anneme hamileyken kırmızı fötr şapkası, bembeyaz pürüzsüz teni, velvet kalem eteği, topuklu ayakkabılarıyla işe gidermiş. Yemek arasında eve gelir, kıyafetini değiştirir, eşine yemeğini hazırlar, diğer çocuğunu yedirir ve molası bitince diğer kombiniyle çalışmaya devam edermiş. Sonra yurt dışı seyahatlerine giderler, dönerler ve mutlu hayatlarına devam ederlermiş. Yıllar öncesinden bahsediyorum. Anneannemden bahsediyorum. Okumuş, 3 dil bilen, iyi yerlerde çalışan, zevk sahibi, bakımlı, 2 çocuk annesi, çok güzel ve güçlü bir kadından bahsediyorum. Bahsediyorum ben. Ben sadece bahsediyorum. Sene 2014, kocaman beyaz yakaları olan mavi ipek bir elbise giyiyorum ben bugün. Altına, ne kadar da anlamsız Prada botlarımı giyip nefes almaya başladım. Sonra aynaya baktım. Uyumakla uyanmak arasında gibi birşey hissettim. 47 yıl sonra bugün 5 Aralık 2014'te, sanki ondan daha fazla şeye sahip olmalıymışım gibi hissettim. Sonra eksik bir şeyler var gibi hissettim. Eksik bir şeyler var. Var ve ben bundan sadece bahsediyorum. Giydiğim şey bir elbiseden ziyade, 47 senelik bir hissiyat gibi. Ben bugün anneannemi giyiyorum. Uyandım. Ben çabalıyorum. Mutluyum. Seni seviyorum!

sahil. xx












Dress: VINTAGE (Belongs to Grandma)
Boots: PRADA
Shades: VINTAGE
Bag: LOUIS VUITTON EVA POUCH



03/12/2014

MY QUICK BRAIN


Biz bu çekimi yaparken yağmur yağmaya başladı. Saçlarım kupkuruyken bir anda sırılsıklam oldu. Bilmem anlatabildim mi?? Bu yazı çok kısa ve çok gri. Kuru saçlar ıslanabilir, makyaj (yapmayı pek bilmiyorum ama yapsam bile) akabilir, ojeler çalışırken bozulabilir, kusurlar seksidir, herşeyin doğalını severim, saçlarımı boyatmam, sadece güzel ve kusursuz görünmek için ameliyat olmam, karşı değilim (kendimden mutsuz olduğum gün derhal evet diyeceğim), babam bu ameliyatları yapan doktorlardan biridir, taptığım adamdır, eşim onun kadar iyi bir baba olacak, uzun bir elbise jean üzerine giyilebilir, doğrular yanılabilir, düz olan yamulabilir, insanlar bizi yanıltabilir, hükümetler bile karar değiştirebilir, herşey normaldir, akıllar karışabilir, hata; yapılabilen birşeydir, ego gereksiz, kıskançık hastalıktır, aptallık; kusursuz olduğunu sandığın o saniyeye verilen addır, doğru kararlar tecrübelerden kaynaklanır, tecrübeler yanlış kararlardan dolayı vardır, yani yanlış denilen şey çok gerekli ve güzeldir, doğru ile egonu, yanlış ile kendini beslersin, hep doğru yaptığın an bitersin, mutluluk; bir davranış biçimidir, mutsuzluk; beynin yolsuzluğudur (seni senden çalar, fark etmezsin), akıllı ve üreten insanlara zaafım vardır, eşimle Hindistan'a gideceğiz, tesadüflere inanmam, kardeşim için herşeyimi veririm, ama gerçekten hiç düşünmeden veririm, vücuttaki benleri çok çekici buluyorum, çok dağınığım, annem gibi bir kadın olmak isterdim, yakın zamanda bir gün dövme yaptıracağım, sonra tekrar yaptıracağım, sahip olamayabilirim ama 5 tane çocuk istiyorum, istemekten korkmam, isteyememek korkunçtur, sahip olamamak güzeldir, zaten olması gereken olur, istediği olduğunda herkes mutludur ama olmuyorsa da şükret ne olur, saçlar ıslaktır, uzun yoktur, kısa yoktur, az yoktur, çok yoktur, bir şey ya vardır ya yoktur, yokluk vardır, varlıklı insan yoktur, herkesin mutlaka bir şeyi yoktur, tam yoktur, gri olan elbisemdir, ama aslında gri hiç yoktur, çünkü elbise yoktur. Bilmem anlatabildim mi?? Bilmem.  

sahil. xx








Photos by; Sarper Kesim

Dress, Jean and Shoes: ZARA
Bag: MANU ATELIER
Scarf: MISSONI 
Shades: VINTAGE 


01/12/2014

SNOW FESTIVE



Kocaman bir kartopu dünyayı dolaşmaya karar verir. Dünya üzerindeki her yerin aynı sıcaklıkta olmadığını elbette biliyor. Biliyor ki eriyecek. Sonra tekrar soğuyacak. Donacak. Tekrar yuvarlanacak. Bu böyle bir hikaye.. Çığ gibi büyüyecek, çok yorulacak, sessizce yeni insanlar tanıyacak. Bazılarını görüp geçecek. Bazılarına gülüp geçecek. Bazılarını çok sevecek. (Hayır, seviyorsa gitmeyecek) Hikaye bir yere varmıyor. Tıpkı kartopu gibi.. Yolculuğun kendisiydi önemli olan, varılan nokta değil. Vardığında çoktan erimiş olabilir. Kayıp yoktur. Konuşmak saçmadır. En az onu severim. Muhtemelen kartopu da sevmiyor. Nedense sevdiğim herşey bana sessizliği çağrıştırıyor. Çok gerçek değil mi konuşmamasına rağmen onu sevmeniz? Geçenlerde bir takipçim bana şöyle bir mail attı, anlatıyorum. -''Akıl oyunu gibi yazılar yazıyorsunuz, buna bayılıyorum ve sizi bu kadar geç bulduğuma inanamıyorum.'' Bilmiyorum... Dünyayı dolaşmaya tam olarak hangi saniye karar verdim inanın hatırlamıyorum. İlk eridiğim noktayı. Ne zaman tekrar donduğumu. Ne zaman devam etmeye karar verdiğimi. Kimi görüp geçtiğimi. Kime gülüp geçtiğimi. Kimi çok sevdiğimi. Kim olduğumu. Kim olmadığımı. İnanın hiçbirini hatırlamıyorum! Çok net sahneler var aklımda. Bir sahneyi tarif ediyorum: Siz neyi gerçekten çok isterseniz, o sizindir. Sizin olmayan herşey için her gün şükredin. Şükredin çünkü iyi ki yeterince istememişsiniz. Siz hiç bir kartopunun keşke dediğini duydunuz mu? Hep iyi ki der. Her gün 'iyi ki' lerime teşekkür ederim. Nedense sevdiğim herşey bana sessizliği çağrıştırıyor. Deniz de çok sessiz, sahil de. Çok gerçek değil mi, bir yere 'var'madan 'var'olmak? 

sahil. xx













Photos by: Sarper Kesim

Disco Pants: AMERICAN APPAREL
Smokin Top & Blazer: ZARA
Shoes: MISSONI CONVERSE
Bag: MANU ATELIER