01/12/2014

SNOW FESTIVE



Kocaman bir kartopu dünyayı dolaşmaya karar verir. Dünya üzerindeki her yerin aynı sıcaklıkta olmadığını elbette biliyor. Biliyor ki eriyecek. Sonra tekrar soğuyacak. Donacak. Tekrar yuvarlanacak. Bu böyle bir hikaye.. Çığ gibi büyüyecek, çok yorulacak, sessizce yeni insanlar tanıyacak. Bazılarını görüp geçecek. Bazılarına gülüp geçecek. Bazılarını çok sevecek. (Hayır, seviyorsa gitmeyecek) Hikaye bir yere varmıyor. Tıpkı kartopu gibi.. Yolculuğun kendisiydi önemli olan, varılan nokta değil. Vardığında çoktan erimiş olabilir. Kayıp yoktur. Konuşmak saçmadır. En az onu severim. Muhtemelen kartopu da sevmiyor. Nedense sevdiğim herşey bana sessizliği çağrıştırıyor. Çok gerçek değil mi konuşmamasına rağmen onu sevmeniz? Geçenlerde bir takipçim bana şöyle bir mail attı, anlatıyorum. -''Akıl oyunu gibi yazılar yazıyorsunuz, buna bayılıyorum ve sizi bu kadar geç bulduğuma inanamıyorum.'' Bilmiyorum... Dünyayı dolaşmaya tam olarak hangi saniye karar verdim inanın hatırlamıyorum. İlk eridiğim noktayı. Ne zaman tekrar donduğumu. Ne zaman devam etmeye karar verdiğimi. Kimi görüp geçtiğimi. Kime gülüp geçtiğimi. Kimi çok sevdiğimi. Kim olduğumu. Kim olmadığımı. İnanın hiçbirini hatırlamıyorum! Çok net sahneler var aklımda. Bir sahneyi tarif ediyorum: Siz neyi gerçekten çok isterseniz, o sizindir. Sizin olmayan herşey için her gün şükredin. Şükredin çünkü iyi ki yeterince istememişsiniz. Siz hiç bir kartopunun keşke dediğini duydunuz mu? Hep iyi ki der. Her gün 'iyi ki' lerime teşekkür ederim. Nedense sevdiğim herşey bana sessizliği çağrıştırıyor. Deniz de çok sessiz, sahil de. Çok gerçek değil mi, bir yere 'var'madan 'var'olmak? 

sahil. xx













Photos by: Sarper Kesim

Disco Pants: AMERICAN APPAREL
Smokin Top & Blazer: ZARA
Shoes: MISSONI CONVERSE
Bag: MANU ATELIER