26/06/2015

THE ONE

 
 
 
Sen kalpçe büyüksün benden. Dedi. Sakince büyüyen bedeni, yaşlanan elleri ve her gün bir şeyler öğrenen yüreği. Önce sorunlar yaratıyordu küçücük dünyasında, sonra kendi yarattığı sorunlara kocaman çözümler arıyordu insanoğlu. Giderek küçülüyor, aman tanrım ne kadar (büyüyordu)? Sadelik, sahip olması en zor olandı. En küçük olan, aslında en büyüktü. Az, çoktu. Ama göremedi(k). Sevgi sadece dilde, nefret kalplerde, gurur sokaklarda, para her yerdeydi. Yok yok, para sadece yerdeydi. İnsanoğlu önce eğilip almaya tenezzül etmedi. Her gün biraz daha kör olan gözleri önce yakını göremedi, sonra uzakları daha da uzak yaptı. Hayal kurmamaya başladı, kalbi nasır bağladı. Duyduklarını önemsemez, gördüklerini istemez oldu. Hep daha iyisini arayarak yaş aldı. Yaşlandı. Bedeni hala harikaydı. Çünkü bunun adı çoğu zaman paraydı(!) Şatafattan uzaklaştıkça sadeleşti. Sürdüğü rimeli artık sürmemeye başladığında kendini keşfetti. Herkesi sevmedi. Herkese gülmedi. İçinden geldiği gibiydi. Keyif denilen şey, sadece bir bireydi. O da gelip geçti.. Dünde kalanlara, yarına bakamayanlara ibretlik bir hikayeydi. İnsanoğlu her şeyin en iyisini bilirdi. Önce gözlerini kör eder, sonra yeniden görmeyi öğrenirdi. Biri iki yapmayı beceremedi. Kazandıkça kaybetti. Bir yerden geldi, diğerinden gitti. İki oldukları gün onu kalmaya ikna edemedi. Sevgisizdi. Çekemezdi. Hep fazlasını ister, o kıyafetin sadece kendinde olmasını dilerdi. İnsanoğlu bu yüzden hep tekti. Gözlerini kapatıp kalbini açtığı vakit devleşti. Kendi yürürken, yanındakileri büyütmeyi de öğrendi. Önce kıyafetlerinden arındı, sonra rimelinden. Kendi gibi olmayı öğrendikçe sadeleşti, önce 'az' oldu, sonra çoğaldı. Çok oldukça keyif alıyordu. Aslında keyif denilen şey  sadece bir bireydi. O da gelip geçti.. Bir zamanlar yerden almak istediği şey parayken, şimdi eğilip kucağına aldığı 2'ydi. Çünkü 2 güzeldi. O günden sonra hep çok sevdi. Sen kalpçe büyüksün benden. Bir olanı sev, ama sen hep iki ol. Dedi.
 
Sevgiler,
 
Sahil. xx 
 
 


 

 

                                                      Photos: Mustafa Kayhan Ergün


Jumpsuit: ZARA
Bag: RARA ATELIER
Shoes: NIKE AIRFORCE
 


23/06/2015

WHAT'S IN MY HEAD?


Merhaba doymayan insan! Bugün senin için yazıyorum. Sahil kafası diye bir şey var. Evet evet gerçekten var! Bugün seni dinlemiyorum. Hiçbir zaman dinlemedim.Çünkü dinlemem ben iç'imden başkasını. Her şeyi ben bildiğimden değil de, doğrunun olmadığını bildiğimden, bir de gittiğimden. Bazen de hiç gidemediklerimden.. İçimi içime döker, içime yazar, içimi içimden okuyanı severim. Dışarıdakileri dış'arıdakilere bırakırım. Sana bırakabilirim mesela. Güzel görünmeye çalıştıkların, göğsündeki silikonların, gittiğin yerleri göze sokma çabaların, giydiğinde havalı olduğunu sandıkların, bir de kalbindeki karanlıkların; kimsin sen? Sen; konuşan ve düşünemeyen, seven ama söyleyemeyen, üretmeyen. Ne yer, ne içersin sen? Ne ile beslenir, nelere gülersin? Yok yok soru şu; sen hiç güler misin? Daha doğrusu sorun şu; Sen dünyaları yedin ve doymadın. Aldıkça vermediklerine,  sen gittikçe gelmeyenlerine ve bir de yalandan yüzüne güldüklerine zerre tahammülüm yok biliyor musun? Aklın aklıma, yolun yoluma, vazifelerin vazifelerime zaten çok ters ama sen kendine bunu yapma. Çünkü hani sen hiç doymadın ya; kenini tok tuttukça zayıf kalışlarına, bir de kalbindeki karanlıklarına hiç alışamadım. Kararsız kaldıkların, pişman oldukların, seçmeye çalıştıkların, yanlışların, iyi ki'lerin ve yapamadıkların; tüm hiç varolmadı. Defalarca varoluş çabaların, açlıkların, hele bir de perdeyi aralayamayışların var ya, bugün senin için yazıyorum. Işığı göremediğin için, sevdiğini söyleyemediğin için, çıkarın var diye güldüklerin, mecburiyetten yanında oldukların ve koca bir ömrü kaçırdıkların, cesaret edemediklerin için.. Senin yerine aralıyorum perdeyi bugün. Aşık olduklarıma, peşinden gittiğim arzularıma, hiç olduğumu kabul edişlerime, yokluklarıma, kocaman boşluklarıma, sevgi ve ışık yolu olan dünyamda benimle kalanlara, yalandan gülmsemediğim için başımı yastığa huzurluğa koyduklarıma.. Vazgeçmek huzurdur. Bırakmak mutluluk. Çıplak ve şeffaf olmak bir tercih. Alkol kullanmıyor ve kadeh kaldırmıyorum. Onun yerine yazarken -Şerefe diyorum sana. Üzerinde hiçbir kıyafetn olmadığı bir gün yemeden doymanı diliyorum. Ben hergün bunu yapıyorum. Bugün senin için yzıyorum. Ahh, çünkü ben sadece gerçek olan şeyleri çok ama çok seviyorum! Sevgiler, sahil kafası. Evet evet gerçekten var..

sahil. xx



Fotoğraflar: Sarper Kesim


Trousers, Top and Shoes: Zara
Bag: Alexander Wang